Faydalı Bilgiler – Akyurt 3 Nolu Aile Sağlığı Merkezi https://akyurt3asm.com Sun, 22 Nov 2020 20:48:34 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.8.1 https://akyurt3asm.com/wp-content/uploads/2017/05/cropped-saglik2-32x32.png Faydalı Bilgiler – Akyurt 3 Nolu Aile Sağlığı Merkezi https://akyurt3asm.com 32 32 14 KURAL https://akyurt3asm.com/2020/11/05/413/ Thu, 05 Nov 2020 08:25:38 +0000 https://akyurt3asm.com/?p=413

KORONAVİRÜSE KARŞI ÖNLEMİNİZİ ALIN, SAĞLIKLI KALIN.

]]>
Kanser Taramaları https://akyurt3asm.com/2018/03/28/kanser-taramalari/ Wed, 28 Mar 2018 14:51:24 +0000 http://akyurt3asm.com/?p=288 [...]]]> Kanser Taraması Nedir?

Belirli kanser türleri çeşitli testler sayesinde çok erken dönemde hatta henüz kanser oluşmadan tespit edilebilmektedir. Yapılan bu testlere kanser taraması denmektedir.

Hangi Kanserler İçin Tarama Yapılmaktadır?

Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından Dünya Sağlık Örgütü’nün de taranmasını tavsiye ettiği üç kanser türüne yönelik tarama programları yürütülmektedir. Bunlar rahim ağzı kanseri, meme kanseri ve bağırsak kanseridir.

Kimler Kanser Taraması Yaptırmalıdır?

Kanser tarama programları kadınlarda 30 erkeklerde 50 yaşında başlamaktadır.

30-65 yaş arası her kadın 5 yılda bir rahim ağzı kanseri

40-69 yaş arası her kadın 2 yılda bir meme kanseri

50-70 arası her kadın ve erkek 2 yılda bir bağırsak kanseri taramalarını yaptırmalıdır

Rahim Ağzı Kanseri ve Bağırsak Kanseri taramalarınızı Aile Sağlığı Merkezinize başvurarak, Meme Kanseri taramalarınızı KETEM’lerimiz ve Mobil Tarama Araçlarımız’da ÜCRETSİZ olarak yaptırabilirsiniz.

Aile Hekiminizi öğrenmek için tıklayınız.

KETEM adreslerini öğrenmek için tıklayınız.

Kanser Dairesi Başkanlığı nın internet sayfasına gitmek için tıklayınız.

]]>
Anne Sütünün Önemi https://akyurt3asm.com/2017/05/25/anne-sutunun-onemi/ Thu, 25 May 2017 18:03:57 +0000 http://akyurt3asm.com/?p=191 [...]]]> AĞIZ SÜTÜ ( Kolostrum )

Memede ilk yapılan koyu kıvamlı ve sarımsı renkte süte kolostrum denir. Doğumdan sonra ilk üç gün salgılanır. Bazen gebelik sırasında da göğüslerden salgılanır. Bazı yörelerde bu süt bebeklere verilmemektedir. Bu kesinlikle yanlış bir uygulamadır. Kolosturum bebekler için çok yararlıdır.
– Bebeği sık görülen enfeksiyon hastalıklarına karşı korur. Çünkü koruyucu antikorlardan çok zengindir.
– Kolosturum, daha sonra salgılanan süte göre protein, mineral ve vitaminlerden zengin, yağve karbonhidrattan fakirdir.
– Bağırsak hareketlerini uyarıcı etkisi vardır. Bu da bebeğin mekonyumunu kolayca çıkarmasını sağlar.
Bu nedenle doğumdan sonra ilk yarım saat içinde bebek emzirilmesi için anneye verilmelidir. Başlangıçta az miktarda gelen ağız sütü bebek için yeterlidir. Bebek emdikçe miktarı giderek artar

ANNE SÜTÜ BEBEĞE KAÇ AYA KADAR VERİLMELİDİR

Anne, mümkün olduğu kadar, ya da istediği kadar uzun süre bebeğini emzirmelidir. Ancak anne sütü altıncı ayda doğum ağırlığının 2 katı olmuş bebeğe yetmez. Genellikle anne (bazı istisnalar dışında), ancak altıncı aya kadar bebeğin normal büyüme ve gelişmesini sağlayacak kadar süt üretir. Ayrıca, çok uzun süre yalnız anne memesiyle beslenen bebek memeye bağlanır, kaşıkla yemek istemez, değişik besinlerin tadına ve kıvamına alışması zor olur. Anne sütü tek başına büyüyen bebeğe yetmez, bebek diğer besinleri de almak istemeyince büyüme ve gelişmesi yavaşlar, hatta zamanla büyüme durur ve çocuk hastalanır. Unutmayalım anne sütü ancak 6 aya kadar çocuğun tek besinidir.6. aydan sonra 2 yaşına gelene kadar uygun ek gıdalar ile birlikte anne sütü vermeye devam etmelisiniz.
Bebeği ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslemek ne kadar önemli ise, zamanında uygun ek gıdalara başlamak da bebeğinizin sağlıklı gelişimi için çok önemlidir.

GÖĞÜSLERİNİZDE SÜT BİRİKİRSE NE YAPMALISINIZ

Doğumdan sonraki 2.-3. günde göğüslerinizdeki süt artacaktır ve doluluk hissedeceksiniz. Bu dolgunluk hissi genelde 2-3 gün sürer ve göğüslerinizde aşırı gerginlik ve ağrı hissedebilirsiniz.
Bu durumda yapmanız gerekenler:
-Bebeğin göğüsünüzün ucunu koyu renk kısmıyla beraber ağzının içine alıp almadığını control edin. Sadece meme ucunu alıyorsa göğsü tam boşaltamayabilir.
-Bebeğinizi her 1-3 saate bir sık aralıklarla besleyin.
-Bebek emmekte zorlanıyorsa emzirmeden önce anne sütü sağılarak göğüsler bir miktar boşaltılabilir böylece göğüs ucuda daha çok belirginleşir.
-Emzirmeden önce ağrılı göğsün üzerine ılık kompres, emzirdikten sonra hala dolgunluk ve ağrı varsa soğuk kompres uygulayın
-Bebeğinizi sakin ve stressiz bir ortamda emzirin, rahatlamak için müzik dinlemeyi deneyin. Emzirme aralarını dinlenmeye ayırın.
Eğer yukarıdakileri denedikten sonra halen göğüslerinizdeki şişlik aynıysa, kızarıklık varsa mutlaka doktorunuza danışın.

GÖĞÜS UCUNUZUN YARA OLMAMASI İÇİN NELER YAPMALISINIZ?

Yapılan çalışmalar göstermiştir ki, bebeğin anne göğüs ucunu alış şekli göğüs ucu yara oluşmasını en fazla etkileyen faktördür. İlk 1-2 haftada hafif acı ve yanma hissetmeniz normaldir . Eğer bebek emmeye başladıktan sonra göğüs uçlarınızda ağrı hissediyorsanız bebeği memeden çekip vücut pozisyonunu ayarlayarak ağzını açıp göğüs ucunuzu dilinin üstüne ve damağına değdirerek tekrar deneyin.
Emzirmeden sonra 1-2 damla sütü meme uçlarına sürün ve açık bırakarak kurutun. Göğüs uçlarında çatlama, kanama ve sürekli ağrı olması normal değildir. Bu problemleriniz oluyorsa mutlaka bebek doktorunuzla temasa geçin.

EMZİREN ANNENİN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

-Emziren annelerin diğer kadınlara göre besin gereksinimi daha fazladır.
-Emziren annelerin günde en az 4 litre sıvı almaları gerekir. Bu sıvı, su, süt veya evde yapılmış komposto ve çorbalar şeklinde olabilir. Emziren anneler öğün atlamadan yemek yemeli, mümkün olduğunca ara öğünlere yer verilmelidir.
-Emziren anne bebeğinin ve kendi sağlığı için sigara içmemeli, çay ve kahve gibi içecekler tüketmemelidir.
-Gaz yapıcı yiyecekler yememelidir.
-Sıkıntı, stres ve kaygı gibi durumlar süt salınımını azaltacağından, anne bu gibi ortamlardan uzak durmalıdır.
-Dengeli beslenmeye dikkat etmelisiniz.
-Emzirirken taze meyve suyu veya süt gibi besleyici bir içecek alabilirsiniz.
-Hamilelik sırasında aldığınız prenatal vitaminlere emzirdiğiniz sürece devam edin.
-Bebeğinizi bir emzirme rutinine koymayı beklemeyin. Bebeler genellikle 6-8 haftada kendi rutinlerini oturturlar. Unutmayın ki bebek emdikçe, süt yapımı da artmaktadır.
-Bebekler hızlı büyüme dönemlerinde daha çok emmek isterler (genellikle 2-3 hafta, 6 hafta ve 3. ayda)
-Doktorunuz önermediği sürece bebeğe su, şekerli su veya mama vermeye hiç gerek yoktur. İlk 6 ay anne sütü bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yeter.
-Bebeğinizin veya sizin hasta olduğunuzu hissettiğinizde ilaç kullanmadan önce mutlaka doktorunuzu arayın

ANNE SÜTÜNÜN ÖZELLİKLERİ
ANNE SÜTÜ VE ÖNEMİ

Yeni doğan bebek için en ideal besin anne sütüdür. Çocuğun anne sütü ile beslenmesinin sayısız yararlan vardır. Doğumdan hemen sonra emzirmeye başlayan annenin önceleri az miktarda gelen sütü, bebeğin emme uyarısı ile kısa zamanda artacaktır.
Anne Sütünün Özellikleri:
– Anne sütü tek başına ilk 4-6 ayda D vitamini dışında bebeğin tüm besin ihtiyaçlarını karşılar.
– İnek sütüne ve hazır mamalara göre sindirimi çok daha kolaydır. Çünkü anne sütü bebekte bulunmayan ve sindirime yardımcı olan enzimleri (lipaz, amilaz gibi) içerir.
– Bebeğin büyüme ve gelişmesi için gerekli minerallerin (çinko, demir) emilimini
kolaylaştırır.
– Anne sütünde bebeğin büyümesinde çok önemli olan madde (linoleik asit) inek sütünden 8 kat daha fazladır.
– Protein ve mineral miktarı inek sütüne göre daha azdır. Ancak anne sütündeki bu miktar, bebeğin ihtiyacını karşılamaya yeterlidir. Ayrıca fazla protein ve mineralin idrarla atılması gerekmediği için, anne sütü ile beslenen bebeklerde, böbreğin yükü hafifler.
– Anne sütündeki antikorlar bebeği mikroplu hastalıklara karşı korur. Bu nedenle anne sütü ile beslenen bebekler ishal, öksürük, nezle ve diğer sık görülen bulaşıcı hastalıklara daha az yakalanır.
– Anne sütünün içerdiği yağ miktarı emme süresine bağlı olarak değişir. Öğünün sonunda gelen sütün yağ miktarı daha fazladır ve bebekte tokluk hissine yol açar. Bu durum bebeğin şişman olmasını önler. Böylece ileri yaşlarda ortaya çıkabilecek ateroskleroz (damar hastalıkları) ve şişmanlığın neden olabileceği diğer hastalıklardan bebeği korur.
– Anne sütündeki kolesterol miktarı hazır mama yada inek sütüne oranla daha yüksektir. Ancak bu yüksek kolesterol miktarı ilk aylarda gerekli enzim sistemlerini geliştirir. Böylece ileri yaşlarda ateroskleroza yol açan yağların birikimini önlemek açısından çok önemlidir.
– Anne sütündeki laktoz miktarı çok yüksektir. Laktoz kalsiyumun emilimini arttırır. Bağırsakta vücut için yararlı olan laktobasillerin üremesini sağlar.
– Vitamin özellikle A ve C vitaminleri inek sütüne oranla daha yüksektir.
– Anne sütü her zaman temiz ve hazır bir besindir. Hazırlama ısıtma gibi zorlukları yoktur.
– Yapay beslenen bebeklerde görülen süt alerjisi anne sütü ile beslenen bebeklerde görülmez. Çünkü inek sütünde bulunan alerjen proteinler anne sütünde yoktur.
– Pişikler anne sütü ile beslenen bebeklerde daha az görülür.
– Süt salgılama süreci uterus kontraksiyonuna yol açar. Bu nedenle doğumdan sonra anne emzirmeye ne kadar erken başlarsa uterus o kadar kısa sürede küçülür ve normal haline döner.
– Bebeğini kendi sütü ile besleme anne-çocuk ilişkisini kuvvetlendirerek bebeğin duygusal doyumunu sağlar.
– Erken (preterm) doğum yapan annelerin süt bileşimi miyadın da doğum yapanlardan farklıdır. Daha fazla protein ve tuz içerir. Bu farklılık preterm bebeğin ihtiyacını karşılamaya uygundur.
Kaynak:Sağlık bakanlığı tarafından hazırlanan ” toplumun beslenmede bilinçlendirilmesi “adlı kitaptan alınmıştır.

ANNE SÜTÜ NASIL SAKLANIR
Anne Sütünün Sağılması ve Saklanması

Bebeğinizden uzak kaldığınız durumlarda da bebeğinize anne sütünü verebilirsiniz. Bu önceden göğüslerin sağılması ve gerekli olduğunda bebeğe verilmesi şeklinde olur. Göğüslerin sağılması için elektrikli veya elle çalışan süt çekme pompalarına ihtiyacınız var.
Sütün Sağılması Şu Durumlarda Yararlıdır:

-Tıkanık, şiş memeyi rahatlatmak için,
-Çökük bir meme başından emmeyi öğreninceye kadar bebeği beslemek için,
-Memeyi istemeyen bir bebeği, emmekten hoşlanmayı öğrenene kadar beslemek için,
-Düşük doğum tartılı ve kuvvetli ememeyen bir bebeği beslemek için,
-Bebek yeterli miktarda ememiyorsa, sütün boşuna akmasını önlemek için,
-Anne ya da bebek hasta ise sütün geri kaçmasını önlemek için.

Hazırlanma ve Temizlik

-Göğüslerinizi sağmadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın.
-Göğüslerinizi temiz tutmak için günde bir kez banyo veya duş almak yeterlidir.
-Her kullanımdan önce pompanın setlerini sıcak sabunlu su ile yıkayınız.
-Hastaysanız ve bir ilaç almanız gerekiyorsa doktorunuza danışınız.

Sütün Toplanması

-Her seansta sağdığınız sütü plastik, temiz bir şişeye veya plastik süt toplama poşetlerine koyabilirsiniz.
-Şişeleri ucunda emziği olmadan kapak ile sıkıca kapatınız. Poşetler ise lastik bir band ile kapatılabilir.
-Sağdığınız ve poşetlediğiniz her sütün üzerine bebeğinizin ismini ve tarihi yazmayı unutmayın.

Anne sütünün saklanması

-Sağdığınız sütü dondurmadan 72 saat ve dondurulmuş sütü erittikten sonra 24 saat buzdolabında (+1 ile +4 oC arasında) saklayabilirsiniz.
-Buzlukta (-7 ile -2 oC arasında) 3 haftaya kadar saklanabilir.
-Derin dondurucuda (-18 oC’nin altında) 6 aya kadar saklanabilir.

Donmuş sütü eritme

-Buzdolabında yavaş olarak eritiniz (100 cc sütün erimesi birkaç saat sürebilir).
-Sıcak suyun altında bir kap içinde daha hızlı olarak eritme de yapılabilir.
-Donmuş sütü oda sıcaklığında bekleterek eritmeyin.

Sütün ısıtılması
-Soğuk süt, akan ılık su altında veya bir biberon ısıtıcısında ısıtılabilir.
-Sütü fazla ısıtmayın. Sütün kesilmesine ve bazı proteinlerin hasar görmesine neden olabilir.
-Sütü eritmek veya ısıtmak için mikrodalga fırınların kullanılması önerilmemektedir.

Diğer önerilerimiz:

-Sütü 1 saatten fazla oda ısısında bırakmayın.
-1 saatten fazla oda ısısında bırakılmazsa ısıtılarak tekrar kullanılabilir. İkinci kullanımdan sonra kalan sütü atmalısınız.
-Eritilmiş sütü tekrar dondurmayın.
-Sütü buzdolabın kapağına koymayın.
-Sütler bir termos içinde buz ile birlikte taşınmalıdır.

ANNE SÜTÜ NASIL OLUŞUR

Gebelik dönemi boyunca annenin memeleri doğacak bebeği için gerekli sütü üretecek bir fabrika haline gelir.Meme hacim olarak büyür ve daha çok kanlanır.
Meme ucu etrafını çevreleyen koyu renkli kısma areola denir.Burada koku salgılayan montgomery bezleri milimetrik tomurcuklar halinde belirginleşir.Memenin içlerine doğru süt salgılayan hücre kümeleri ( alveol ) ve etraflarında kasılarak alveol içindeki sütü süt kanallarına iten kas lifleri bulunur.Geri kalan meme dokusu destek ve yağ dokusu olup bu dokunun çokluğu yada azlığı memenin şekil olarak yapısını belirler.Her memede benzer sayıda süt bezi vardır.Bu yüzden memenin küçük yada büyük oluşu süt verimine etkili olmaz.
Meme başının uyarılması hipofiz adı verilen salgı bezinden oksitosin ve prolaktin denilen iki hormon salgılatır.Prolaktin süt bezlerinde süt üretimini sağlarken, oksitosin süt bezlerini kasarak sütün kanallara itilmesini sağlar.Bu kanallar areolaya geldiklerinde genişleyerek laktifer sinüs denilen süt havuzlarını oluşturur.
Meme başı ile birlikte areolanın geniş kısmını kavrayan bebek bu sinüsleri sıkarak meme başından sütü alır.Prolaktin yani süt üreten hormon sık emzirmede ve özellikle gece daha çok salgılanır.Bu yüzden sütünün artmasını isteyen annelerde gece emzirmeleri önemlidir.Oksitosin refleksini uyarmak ise özellikle sütünü sağmak durumunda kalan annelerde çok önemlidir.

]]>
Bebeklerde Beslenme ve Ek Gıdaya Geçiş https://akyurt3asm.com/2017/05/23/bebeklerde-beslenme-ve-ek-gidaya-gecis/ Tue, 23 May 2017 16:21:06 +0000 http://akyurt3asm.com/?p=155 [...]]]> BEBEKLERDE EK BESİNLERE NE ZAMAN, NASIL BAŞLANMALIDIR?

Gelişimi normal ve sadece anne sütü alan bebeklerde, altı aydan önce ek besinlere başlanmamalıdır. Çocuk altı aylık iken ek besinlerden elde edilen enerji toplam enerjinin %50’sini aşmamalı, buğday unundan yapılmış (gluten nedeniyle) besinler altı aydan önce verilmemelidir. Alerji öyküsü olan ailelerin çocuklarına yumurta, balık, domates, çilek gibi allerjen olan besinler aile öyküsüne göre başlanmalıdır.

EK GIDALARA NASIL BAŞLAMALIYIZ?

** Sakin olun ve yeni beslenme şeklini hem sizin için hem bebeğiniz için iyi bir deneyim haline dönüştürün.
** Küçük ve uzun saplı kaşık kullanın ve kaşığın üstüne küçük bir parça besin koyun.
** Çay kaşığı ile besin vermeye başlayın. Günde iki ile üç kez, bir – iki kaşık verin.
** Beslenme aralığını bebeğiniz oluştursun. Çok hızlı veya yavaş yedirmeyin.
** Her yeni besini tek başına başlayın. İki yeni besine bir arada başlamayın.
** Bebeğin besini sindirebildiğini kontrol edin ( ishal olup olmadığını kontrol edin ).
** Yeni besinlere geçerken, bunları yemeğe başlamadan önce verin. Bebek doyduktan sonra yeni tat deneme isteği az olur. Bebek verilen yeni besini ret ederse, bırakın birkaç gün veya hafta sonra tekrar deneyin.
** Önce yutması kolay, pütürsüz besinlerle başlayın. Ezilmiş besinler diş çıkmasına yardımcı olur.
** Meyve suyunu biberonla değil bardakla verin. Biberonla uzun süre meyve suyu içme bebeğin dişlerinin meyve suyunda ki doğal şekerlere temasına neden olur. Uzun süre şekerle temas etme diş çürüklerine neden olur.

AYLARA GÖRE VERİLMESİ ÖNERİLEN EK BESİNLER:

0 – 6 Ay => SADECE ANNE SÜTÜ ( Bebeğin aylara göre büyümesi izlenerek )

6. Ay => ANNE SÜTÜ
Devam Maması ( veya inek sütü )
Yoğurt
Meyve Suyu ( taze ) , sebze suyu
Pekmez
Yumurta Sarısı ( ¼ oranında )

7. Ay => ANNE SÜTÜ
Yumurta Sarısı ( tam )
Bisküvi, pirinç, pirinç unu, sütlü mama
Meyve Suyu ( taze)
Yoğurt
Et ( Tavuk Eti veya Balık Eti )
Bitkisel Yağlar
Sebze Püre veya Sebze Çorba
Pekmez
Devam Mamaları

8. Ay => ANNE SÜTÜ
İyi ezilmiş ev yemekleri ( kıymalı ve sebzeli )
Tam Yumurta veya Pastörize Peynir
Tahıl – Kurubaklagil ezmeleri
Pekmez
Süt veya Yoğurt
Devam Mamaları

12. Ay => ANNE SÜTÜ
Aile sofrasına oturtulup kendi deneyimlerine göre seçim ( Ev yemekleri, Dolmalar, Kıymalı Sebze Yemekleri, Tarhana, Mercimek, Unlu ve Yoğurtlu Çorbalar, Makarna, Pilav )
500 mlt Süt veya Yoğurt
Pastörize Peynir
Yumurta
Etler ( Tavuk Eti, Balık Eti, Dana Eti )
Meyve veya Taze Meyve Suları

EK BESİN VERİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

*Hayvan sütleri ile beslenmede enfeksiyon riski fazladır. Bu nedenle 4-6 aya kadar bebek mutlaka emzirilmeli, zorunlu olmadıkça diğer besinler verilmemelidir. Diğer sütlerle besleme zorunluluğu olduğunda, annenin dikkat edeceği en önemli nokta hazırladığı besinin ve kullandığı kapların temizliğidir.
*Biberon ve emzikler, kaşık ve fincana göre daha zor temizlenir. Eğer annenin eğitim düzeyi düşükse biberon kullanması önerilmemelidir.
*Biberon kullanılıyorsa, emziğin deliği normal büyüklükte ve bebeğin ağzına uygun olmalıdır.
*Emzik verilirken bebeğin başı hafif yukarı kaldırılıp, emzirme bitince dik tutulup yuttuğu havanın çıkarılması sağlanmalıdır.
*Süt hazırlandıktan ve temiz şişelere (bebeğin içebileceği kadar) konulduktan sonra soğuk yerde saklanmalı, bebeğe verileceği zaman sıcak su içinde ılık bir duruma getirilmelidir. Soğutucu bulunmadığı durumlarda süt yerine yoğurt kullanılmalıdır.
*Süte eklenen şeker miktarı Önerilenden fazla olmamalıdır. Örneğin her 100 cc (1 çay bardağı) süt için, 5 g. şeker (1 çay kaşığı şeker veya 1 kesme şeker) yeterlidir. Sulandırılmamış süt ve yoğurda şeker eklenmemelidir. Bebekte tatlı besinlere duyulan istek mümkün olduğunca meyvelerle karşılanmalıdır, şeker, çikolata ve şeker eklenerek hazırlanmış tatlılardan kaçınılmalıdır.
*Çocuğa bütün yeni besinler bir arada verilmemeli, önce birine başlanıp çocuk ona alışınca, ikinci bir tanesi denenmelidir. Ayrıca yeni bir besine az miktarda başlanıp, miktarı gittikçe arttırılmalıdır.
*Besinler her öğün için taze hazırlanmalıdır. Ek besinlere alıştırmada zorlama yapılmamalı pütürlü olması nedeniyle reddedilen besinler yavaş ve sabırla denenmelidir.
*Bebek belirli bir besini reddediyorsa, o besin birkaç gün verilmemeli sonra yeniden denenmelidir. Anne besinleri hazırlamadan önce ellerini mutlaka yıkamalıdır.
*Bebeğe ilk yaşın sonuna kadar kaynamış su verilmelidir.

Çocuğa Verilecek Ek Besinlerin Hazırlanması

Yoğurt: Yoğurt yapmak için pastörize edilmiş ve kaynatılmış süt 40-45 derece (el dayanır, dayanmaz sıcaklık) getirilir. Bir kg. süte, 1 yemek kaşığı yoğurt ezilerek ilave edilir. Sütün üzeri kapatılarak, kalın bir örtü ile sarılır veya ılık bir yerde 5-6 saat mayalandırılır. Bebeklere her gün taze yoğurt verilmelidir.
Meyve Suyu ve Ezmesi (püre): Elma, şeftali, armut, muz, portakal, mandalina çocuklar için uygun meyvelerdir. Önce meyve yıkanır, kabukları soyulur, cam rendede rendelenir, süzülerek meyve suyu elde edilir. Dördüncü aydan itibaren meyve ezmeleri şeklinde de verilir.
Sebze Çorbası: 1 orta büyüklükte patates, 1 küçük havuç veya taze kabak,yaprak ıspanak veya diğer yeşil yapraklı sebze, 1/2 tatlı kaşığı bitkisel sıvı yağ. Sebzeler yıkanır, kabukları incecik soyulur, kazınır veya ayıklanır. 1.5 su bardağı su kaynama derecesine gelince havuç ve patates konup yumuşayıncaya kadar pişirilir. Yeşil yapraklı sebze eklenip 5 dakika daha pişirilir. Ateşten alınıp ezilir. 1 çay kaşığı bitkisel sıvı yağ eklenir. Çocuk büyüdükçe sebze çorbası daha koyu olarak hazırlanır. Pişen sebzeler püre makinesinden geçirilerek ezildiği gibi tahta kaşıkla ezerek kevgirden de geçirilir.
Muhallebi: 1 büyük su bardağı (250 mL) süte, 2 tatlı kaşığı silme pirinç unu karıştırılır ve 10 dakika pişirilir. İçine 1 yemek kaşığı pekmez veya şeker konup altı kapatılır.
Tarhana: Baharatsız yapılan tarhana çorbası da 4.ayda çocuklara verilebilir. Bir silme yemek kaşığı tarhana, 1 bardak su ile karıştırılıp kaynatılır, ılık olarak çocuğa verilir.
Kuru baklagiller: Et ve yumurta alamayan aileler, çocuklarına kuru baklagillerden yapılmış yiyecekler verebilir. Kırmızı veya kabuksuz sarı mercimek iyi pişirildiği takdirde bebek için iyi bir protein kaynağı olur. Diğerleri de dış zarları ayrılıp iyi pişirilerek verilebilir.
Mercimek çorbası: 1/8 su bardağı mercimek, 1/8 su bardağı bulgur veya pirinç, 1/2 havuç, 1/2 tatlı kaşığı bitkisel sıvı yağ. Kırmızı mercimek, bulgur ve havuç 1/2 su bardağı su ile yumuşayıncaya kadar pişirilir. Pişme suyu dökülmez. Tahta kaşıkla ezilerek kevgirden geçirilir. Kıvamı koyu olursa su ilave edilebilir. Yağ konur 4.aydan itibaren bir tatlı kaşığı ile başlamak
sureti ile, 7 aylıktan itibaren günde 3-4 yemek kaşığı verilebilir. Mercimek sebze çorbası içine konarak da pişirilebilir.
Yumurta: Tencereye su içine yumurta yıkanıp konur. Kaynama derecesindeki suda 10 dakika pişirilir. Kabuğu soyulup akı ayrılarak sarısı verilir. Sarısı ya sütle ezilerek veya sadece ezilip veya sebze çorbasıyla karıştırılarak çocuğa verilir. Yedi aydan sonra akı ile birlikte verilir.
Et ve Benzeri:
a) Kıyma: Hafif ateşte kendi verdiği suyunu çekene kadar ısıtılıp yukarıda hazırlanan sebze çorbası ve diğer çorbalar içine katılarak bebeğe verilebilir. Kıyma, en uygun et verme şeklidir. Kıyma kavrulup soğutucuda saklanır, çorba hazırlanırken bundan eklenir.
b) Köfte olarak: İki kere çekilmiş kıyma, az miktarda bayat ekmek içi ve az tuzla iyice yoğrulur. Köfteler, dibi yağlanmış kaim tavada kapalı olarak pişirilir. Normal büyüklükte bir köfte içinde 30 g. kadar et vardır. İlk başlarken 1/5 köfte verilir, miktarı gittikçe artırılır.
c) Tavuk eti, balık eti, karaciğer vb: Tavuk eti kemiklerinden, balık kılçığından iyice ayrılır, ezilerek verilir veya sebze çorbası içine katılır.

PREMATÜRE BEBEKLER NASIL BESLENMELİ

38. gebelik haftasından (37 hafta + 6 gün) erken dünyaya gelen bebeklere prematüre bebek denir. Gebelik süresini (38 – 40 hafta ) tamamlamış olduğu halde doğum ağırlığı 2500 gr altında doğan bebeklere düşük doğum ağırlıklı bebek, doğum ağırlığı 1500 gr altındaki bebeklere de çok düşük doğum ağırlıklı bebek denir. Sindirim ve emilim işlemlerinin başlayabilmesi için prematüre bebeğin emme ve yutma fonksiyonlarını yerine getirebilmesi gereklidir. İlk yutma hareketleri intrauterin 12-16. haftalarda amniotik sıvının yutulması ile başlar. 32. haftadan önce doğan bebeklerde emme hareketleri azdır ve hiç yutma hareketi olmayabilir. Zamanında doğan bebeklerde emme-yutma hareketlerinin olgunlaşması doğumdan sonraki 1-2 gün içinde olurken, özellikle 2000 gramın altındaki pretermlerde günler, haftalar gerekebilir.
Genel olarak hafif ve orta derecede prematüre bebeklerin beslenmelerinde anne sütünün yeterli olduğu kabul edilmektedir. Buna karşın 32-33 haftalıktan küçük ve vücut ağırlıkları 1500 gr altında olan bebeklerin beslenmelerinde anne sütünün yeterliliği konusunda tartışmalar vardır. Prematüre doğum yapan annenin sütünü zenginleştirmek için kullanılan bileşimler ticari olarak bulunmaktadır. Prematüre beslenmesinde anne sütü kullanılacaksa en iyisi kendi anne sütünün kullanılmasıdır.
Anne sütü yokluğu veya yetersizliğinde kullanılmak üzere birçok özel mama geliştirilmiştir. Bu mamalar sindirim sistemi ve metabolik fonksiyonları olgunlaşmamış bebeklerin spesifik besin gereksinimleri göz önüne alınarak hazırlanmıştır. Ancak bu mamalar önerilere uygun hazırlanmalı ve kullanılmalıdır.. Ancak anne sütünde bulunan bazı üstün özellikler hazır mamalarda yoktur.
Prematüre bebekler düşük doğum ağırlıklı olarak dünyaya geliyor. Kamuoyunda “parmak çocukların yaşama azmi” haberleriyle tanınan bu bebekler, büyürken de önemli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Prematüre bebekler nörolojik yönden değerlendirildiklerinde görülüyor ki, her 10 bebekten 1’inde zeka ve çeşitli gelişim sorunları yaşanıyor.
Prematüreler, 37 haftanın altında doğan bebekler. Düşük doğum ağırlığıyla dünyaya geldikleri için de çok özel bir bakım istiyorlar. Zamanından önce doğdukları için, anne karnında geçirmeleri gereken sürenin kalanını, yoğun bakımda geçirmek zorunda kalıyorlar. Prematüre bebekleri yoğun bakım sürecinden sonra, aileleriyle eve geldiklerinde de çeşitli sorunlar bekliyor. Bebek ne kadar küçük ve erken doğduysa sorunu da o kadar çok oluyor. Aileler, bebeklerinin, normal yaşıtlarının gelişimine erişip erişmeyeceğini merak ediyor.

Karşılaşılan 9 Önemli Sorun

1500 gramdan daha küçük doğum tartılı prematüre bebeklerin karşılaştıkları 9 önemli sorun şöyle sıralanıyor:

– Gelişme Gecikmesi: Prematüre bebeklerin bazıları yaşıtlarına göre baş tutma, oturma, yürüme gibi gelişim basamaklarını daha geç dönemlerde geçebiliyor. Ailelerin sabırlı olması gerekiyor.
– Serebral Palsi: Prematürelerde, yoğun bakım sürecinde beyin kanamasına bağlı olarak beyinin oksijensiz kalması halinde ortaya çıkıyor. Bu durum halk arasında “spastik çocuklar” olarak biliniyor. Bu bebekleri, çocuk hekimi, çocuk nöroloğu, çocuk gelişimi uzmanı ve fizyoterapistin izlemesi gerekiyor.
– İşitme Kaybı: Bu bebeklerde sağırlık ortaya çıkma olasılığı daha fazla oluyor.
– İnce Motor Becerilerde Gecikme: Kalem tutma, yazı yazma gibi faaliyetlerin yapılması zaman alıyor.
– Kabamotor Becerilerde Gecikme: Yük taşıma, bir cismi bir yerden alıp başka bir yere koyma işlevinde gecikme oluyor.
– Spastik Diparezi: Bebeğin ayağı at ayağı gibi aşağı doğru duruyor. Bu nedenle parmak ucunda yürüyor. Doktor kontrolleri düzenli yapılırsa ve fizyoterapi düzenli uygulanırsa, yüzde 100 iyileşebiliyor.
– Akciğer Sorunları: 32 haftanın altında doğan, solunum cihazına bağlanmış bebeklerde, kronik akciğer hastalığı gelişebiliyor. Bazı aileler bebeklerini oksijen tüpüyle eve götürmek zorunda kalıyor.
– RSV Virüsü Bulaşıyor: Özellikle kronik akciğer hastalığı olan bebeklerin ailelerinin evde hijyene çok dikkat etmesi gerekiyor. Çünkü yetişkinlerde bulunan, burun akıntısı, hapşırık ve öksürüğe neden olan RSV virüsleri, bebeklere bulaşıyor. Bebek bu yüzden zatürre olabiliyor. İlk bir yaşına kadar çok iyi hijyen sağlanması gerekiyor. El yıkama en etkili korunma yöntemi.
– Göz Sorunları Yaşanıyor: Uzun süre yüksek oksijen alan prematüre bebeklerde, ‘prematüre retinopatisi’ gelişiyor. Doğrudan körlüğe yol açıyor. Erken tanı ve gerektiğinde laser uygulaması ile bebek körlükten kurtuluyor.

Bütün bu sorunlar karşısında umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Çünkü günümüzde gelişmiş tıbbi bakım sayesinde bu sorunların ortaya çıkma olasılığı hızla azalıyor. Bu zorlu süreçte, hekim ve ailenin, adeta akraba gibi sıkı iletişim halinde olmaları gerekiyor. Çocuk hekimi, çocuk nöroloğu, fizyoterapist, konuşma terapisti, çocuk gelişim uzmanı, gerektiğinde diğer uzman hekimler arasındaki iletişim ve eşgüdümün sağlanmasında da en önemli kişiler; soğukkanlı sabırlı ve kararlı bir anne-baba. Bütün yorgunlukların sonucunda da en büyük ödül, tamamen sağlığına kavuşmuş, hayatın değerini diğer yaşıtlarından çok daha iyi bilen çocuk oluyor.

KATI BESİNLERE GEÇİŞ

Bebeğiniz Hazır mı?
Bebeğinize katı yiyecek vermeye başladığınızda bebeğiniz anne sütünü daha az tüketecek anlamına gelir. Henüz sindirim sistemi gelişmediğinden, katı yiyecekler midesine zarar verebilir, alerjik reaksiyonlara ve geceleri uykusundan uyanmasına neden olabilir. Bu yüzden 4 ay bu tür yiyecekler için çok erkendir; uygun olan, bebeğiniz 6 aylıkken katı yiyeceklere başlamanızdır. Ayrıca, bebeğiniz doğduğunda verdiğiniz herhangi bir yiyeceği ağzına koyar koymaz diliyle tekrar dışarı çıkarma refleksine sahiptir. Bu refleks yaklaşık 4 ay boyunca devam eder. Bu nedenle de 4 aydan önce katı yiyecekleri ağzına almayacaktır.
Bebeğinizin katı yiyecekler için hazır olduğunu şu şekilde de anlayabilirsiniz: sık sık anne sütü ister ve daha çok süt için ağlar. Bazı bebekler geceleri sık uyanırlar. Ayrıca siz yemek yerken sizin tabağınızdakilere uzun uzun gözünü dikip bakar.
6-7 aylıkken bebeğiniz yardım olmadan oturmaya başlar, yiyeceklere yetişebilir ve dişleri çıkar, nesneleri tutabilir ve onları ağzına alabilir, işte bu dönemde bebeğinizi katı yiyeceklerle besleyebilirsiniz.
Bebeğiniz tatmadan ve yutmadan önce yeni yemeğine 8-10 kez süren sıklıklarla bakar, dokunur ve koklar. Bu nedenle, yapılması gereken en iyi şey, 3-5 günlük periyotlarla bebeğinize yeni yemeğini bir kez tanıtmanızdır. Bebekler en büyük taklitçi olduklarından sizin ifadelerinizi dikkatle izlerler.
Bebeğiniz rahat ve bildiği aktiviteleri yapmayı tercih ettiğinden, bebeğinizi beslenme saatlerinde yüksek bir sandalyede oturtup besleyin. Böylece sandalyeye oturduğunda beslenme saatinin geldiğini anlayacaktır.
Bebeğinizin yemeğini hazırlarken onun dikkatini çekmek için ve otururken onu sakin ve sessiz tutmak için aynı zamanda bebeğinizle konuşun ve hazırladığınız yemekleri ona da gösterin. Yemek yemesini eğlenceli bir aktivite haline getirmek için bebeğinizi yüzü dönük göz hizasında oturtun. Bebeğinizin ifadelerini ve davranışlarını izleyin. Bebekler artık yemek istemediklerinde bunu çeşitli şekillerde ifade ederler; örneğin, ellerini kaldırırlar, başka tarafa dönerler, kafalarını sallarlar ya da ağızlarını açmazlar.

İlk Yiyecekler

Zamanı geldiğinde, sütle beraber pirinç muhallebisine başlayabilirsiniz. Birkaç denemeden sonra bebeğiniz muhallebiyi istemediyse, birkaç hafta ara verin ve sonra tekrar deneyin. Yemeye başladıktan birkaç hafta sonra tek çeşit bir meyve ve sebzeye başlayabilirsiniz. Ezilip lapa haline getirilmiş muz, havuç veya patatesten yapılmış sebze püresi ya da elma, armut veya şeftaliden yapılmış meyve püresi verebilirsiniz. Bazı doktorlar önce meyveyle başlamayı önerir, çünkü tatlıdır ve bebeğiniz de meyveyi daha çok kabul eder. Bazı doktorlar ise, öncelikli olarak sebzeyle başlamayı önerir, çünkü ilk olarak meyveye alışınca sebzeyi sevmeyebilir. Yeni bir yiyecekle tanıştıktan sonra 3-5 gün beklemeniz önemlidir, çünkü yiyeceğin bebeğinizde herhangi bir alerjik reaksiyona neden olup olmadığını kolayca fark edebilirsiniz.
Bütün bunları takip etmeniz sizi 2 aya kadar meşgul edecektir. Meyve ve sebzeye başlarken izlediğiniz yaklaşımın aynısını tek tip bir ete başlarken de uygulayabilirsiniz.

Parmak Biçimli Gıdalara Geçiş

Bebeğiniz mama sandalyesinde güzel bir şekilde oturuyorsa, kaşığını tutuyorsa, parmaklarını yemeğine sokup, parmaklarını yalıyorsa bebeğiniz artık kendi kendini besleyebilir demektir.
Bebeğiniz en az 7 aylık olunca, 2 ya da 4 dişi çıkmış olur, böylelikle ağızda çabukça dağılan ve boğulma tehlikesi olmayan parmak biçimli gıdalara geçebilirsiniz. Bebeğinize uygun parmak biçimli gıdalar; buharda haşlanmış brokoli çiçekleri, çubuk şeklinde doğranıp buharda haşlanmış havuç, buharda haşlanmış taze fasulye, muz parçaları, karpuz, elma, şeftali, armut parçaları, ekmek ve yağ, çubuk biçimli ekmek parçaları ve pidedir.
Bebeklerin çoğu parmak biçimli gıdalarla ilk kez karşılaştıklarında ağızlarını açmak istemezler ve bu doğal olarak gösterdikleri bir reflekstir. Çocuğunuza tehlikeli yiyecekler vermediğiniz sürece ve o da ilgili kaldığı sürece; yapacağınız en iyi şey bu konuda yavaş yavaş ilerleme kaydetmenizdir.
Bebeğiniz, bunları yemeyi başardıktan sonra dilimlenmiş muz, haşlanmış havuç ve patates, peynir, iyi pişmiş pasta, yağda pişmiş yumurtanın sarısı, haşlanmış ve küçük parçalara ayrılmış et gibi gıdaları vermeye başlayabilirsiniz.
Daha kolay yutması için yiyecekleri 1-1.50 cm olacak şekilde küçük parçalara ayırın. Dolaşarak yemek yemesine izin vermeyin, mama sandalyesine doğru bir şekilde oturtun.
Elinizden geldiğince bebeğinize belli bir yemek programı uygulamaya çalışın. Sabahları taze turunçgillerden bir meyve ve yoğurt, öğleden sonra turunçgillerden olmayan, protein içeren meyve, bebeğinizin bisküvi ve şeker gibi yiyeceklerden uzak tutmanızı sağlayacaktır. Beslenmeleri arasında düzenli bir şekilde bu meyvelerden verirseniz, bebeğinizin yemek için yeterli ihtiyacını karşılamış olursunuz. Bebeklerin ve çocukların aynı yemeği bir öğünde az, sonraki öğünde çok yemesi olağandır.

Bebeğin masadaki yiyeceklerle tanışması

Bir sonraki adımda bebek yumuşak yumru yiyeceklerle tanışır. Bu yiyecekler küçük parçalar halinde ve az çiğnemeyle kolayca yutulan yiyecekler olmalıdır. Yiyecekleri kaşıkla ezerek ya da küçük parçalara bölerek bebeğinize verebilirsiniz (makarna, peynir, ezilmiş muz veya ezilmiş patates).
Bebeğiniz karışmış yiyecekleri sevmeyebilir, yoğurt ile meyveyi ayrı olarak yemeyi tercih edebilir. Bebeğinize farklı tercihler sunarken acele etmemenizde fayda var, yeni bir yiyecekle beraber, ona benzer başka bir yiyeceği de verebilirsiniz. Bebeğiniz yeni bir yiyeceği denediğinde onu çiğnedikten sonra ağzından çıkarıyorsa, cesaretini kırmayın, belli bir süre sonra aynı yiyeceği tekrar vermeyi deneyin. Bebeğinizin yemek saatlerinde size katılmasına izin verin ve yemek yerken nasıl zevk aldığınızı gösterin. Böylece sizi taklit etmeye çalışacak ve yemek saatlerinden hoşlanmaya başlayacaktır.

BİBERON MAMALARI NASIL HAZIRLANIR

Hazır mamaların içerikleri bebeğin yaşına göre değişen ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde ve anne sütü örnek alınarak hazırlanmıştır. Bir çok firmanın ürettiği başlıca 3 tip mama vardır.
Başlangıç mamaları: Anne sütü birleşimine yakın olarak hazırlanmış bu mamalar ilk 2 ayda kullanılmalıdır.
Geçiş mamaları: Protein ve enerji içeriği daha yüksek olan bu mamalar genellikle 4-6 aya kadar bebeğin beslenmesinde yeterlidir.
Devam mamaları: 4-6 aydan sonra bebeğin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlanmış olan mamalardır. Bu dönemde diğer ek gıdalarla birlikte verilebilir.

MAMALARIN HAZIRLANIŞI

Mamaların nasıl hazırlanacağı ve ayına göre ne miktarda verileceği kutuların üzerinde yazılıdır. Bu yazıları dikkatle okuyunuz. Mama hazırlanması ve bebeğe verilmesi hususundaki genel prensipler ve dikkat edilmesi gereken kurallar şunlardır:
• Mama hazırlayacağınız suyu en az 10 dakika kaynatınız.
• Biberonu başlığı ile birlikte en az 10 dakika kaynatınız.
• Her 30 cc su içine 1 ölçek mama koyarak sallayınız. Ayrıca süt ve şeker ilavesine gerek yoktur.
• Beslenmeden önce mamanın ısısını ve akış hızını ölçmek amacı ile mamayı elinizin sırtına damlatın. Mama damla damla olmalı ve elinizi yakmamalıdır. Emzirme deliği geniş olursa mamanın hava yoluna kaçma ihtimali doğar. Emzirme deliğinin küçük olması durumunda ise bebeğiniz mamayı çekmekte zorlanır ve çabuk yorulur.
• Bebeğinizi hava yutmamasına dikkat ederek besleyiniz. Biberon lastik kısmı tamamen mama ile dolu olacak kadar dik tutulmalıdır.
• Beslenme sonrasında biberonda mama artarsa dökünüz
• Mamayı günlük olarak hazırlayıp her öğün için ayrı biberona koyup buzdolabında (+ 4 derece) saklayabilirsiniz. Mamayı bebeğe vermeden önce biberonu sıcak su içerisinde bekleterek ılıtınız.

Biberon mamasını hazırlarken kullanılacak su nasıl olmalı?
Suyu sadece 50°C’ye veya daha düşük dereceye kadar ısıtmak yeterli olmaz, aksine mikrobiyolojik bir risk teşkil eder – Bebekler henüz mikroplara alışık değillerdir! Bu nedenle lütfen sadece, sonradan yaklaşık 50°C’ye kadar soğutacağınız, taze kaynamış su kullanınız. Bu ısı seviyesi mamanın en iyi şekilde çözülmesini sağladığı için de çok uygundur.

Hazırlanan mama nasıl saklanabilir ?
Taze olarak hazırlanan bebek mamaları mümkün olduğunca 45 dakikadan fazla biberon ısıtıcısında saklanmamalıdır. Böylelikle, besin değerlerinin kaybını ve mikrobiyolojik riskleri engellenmek için önlem almış olursunuz. Bu nedenle, buzdolabında muhafaza edilmiş olsalar dahi, hazırlanan biberon mamalarının tekrar ısıtılmasını tavsiye edilmemekte. Bunun yerine şöyle bir işlem uygulayabilirsiniz: İhtiyaç duyulan toz mama miktarını sterilize edilmiş kuru biberonlara aktarıp, kapağını kapatınız. Bir miktar su kaynatıp termosta muhafaza ediniz. Mama saati geldiğinde önceden biberonda saklanan toz miktarı ile yine önceden kaynatılıp saklanan sudan gerekli miktarda alarak taze olarak mamanızı hazırlayınız.

BİBERON MAMALARININ KULLANIMI
Kullanılan Biberon Mamasında Olması Gereken Özellikler

• Anne sütünde olduğu gibi bebeğin henüz yeterince olgunlaşmamış böbreklerine fazla yük bindirmemek için uygun protein düzeyinde olmalı ve gerekli olan tüm amino asitleri içermelidir.
• Anne sütündeki gibi sindirimi kolay bir yağ karışımı içermelidir.
• Anne sütünün karbonhidrat kaynağı sadece laktozdur. Kullanacağınız biberon mamasında da karbonhidrat kaynağı bebeğin sindirim sistemine uygun olmalıdır.
• Biberon mamasındaki mineral miktarları anne sütündeki gibi olmalıdır.
• Bebek için gerekli Kalsiyum, Demir, C Vitamini ve D Vitamini başta olmak üzere, gerekli tüm vitamin ve mineralleri içermelidir.
• Bebeğin sinir sistemi, retina tabakası, beyin hücreleri için önem taşıyan esansiyel yağ asitlerini yeterli miktarlarda ve doğru oranlarda içermelidir.
• Anne sütünde bulunan prebiyotik özellikli liflerden içermelidir. Prebiyotik özellikli lifler bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir ve içten gelen doğal bir koruma sağlar. Ayrıca sindirim sistemini düzenler. Prebiyotik lifler içeren mamalarla beslenen bebeklerin dışkıları tıpkı anne sütü ile beslenen bebeklerinki gibi yumuşak olur.

Biberon Mamalarının Hazırlanması
Biberon mamalarının hazırlanmasında temizliğe ve hijyene çok önem vermelisiniz.

• Mama hazırlama sırasında kullandığınız tüm araçları ve kapları önceden sterilize edin. Biberonun kapağını ve emziğini kullanmadan önce mutlaka 10 dakika süre ile kaynatmalısınız.
• Mama hazırlarken kullandığınız su en az 10 dakika kaynatılmış olmalıdır.
• Doktorunuzun farklı bir önerisi yoksa kutu üzerinde kullanım talimatlarına ve dozlara uyulmalıdır.
• Biberon emziğinin delik çapı bebeğin beslenmesini engellemeyecek şekilde olmalıdır. Deliğin dar olması bebeğin çabuk yorulmasına geniş olması ise mamanın bebeğin genzine (solunum yoluna) kaçmasına neden olur.
• Mamayı bebeğe vermeden önce mamanın sıcaklığını bileğinize damlatarak veya yanağınıza dokundurarak kontrol etmelisiniz.
• Mamayı her zaman taze hazırlayın. Kesinlikle artık mamayı kullanmayın.
• Bebeğinizin ağzında biberon varken uyumamasına dikkat edin. Bu aynı zamanda diş çürümelerine ve kulak enfeksiyonlarına sebep olabilir.
• Bazı anneler bebekler daha fazla kilo alsın diye mamaları daha konsantre hazırlarlar. Bu bebeğin fazla su kaybetmesine neden olur. Bazı durumlarda ise anneler mamayı fazla sulandırarak verirler. Bu da bebeğin büyümesini ve gelişimini olumsuz yönde etkiler. Mamalar mutlaka kutu üzerindeki dozajlara göre hazırlanmalıdır.
• Mamalar kesinlikle mikrodalga fırında ısıtılmamalıdır.

BEBEK BESLENMESİNDE YUMURTA KULLANIMI

Gelişim için gerekli protein, vitamin, mineral ve yağa sahip olan yumurta, çocuk ve yetişkin beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle bebeklere dahi 4-5 aylıkken verilmeye başlanır.
Ailesinde kalp ve damar hastalığı olan bebekler dışında 5 aylık bir bebek, gün aşırı bir yumurta sarısı yiyebilir. Ancak risk grubunda olan bebeklere kolesterol nedeniyle yumurta, 3-4 günde bir verilmelidir.
Bebeğin beslenme zincirine ilk kez katılan yumurta,ilk önce katı olarak pişirilmeli ve bir yumurta sarısının dörtte birinden başlanmalıdır. İki günde bir arttırılarak, 8-10 gün sonra tam bir yumurta sarısı yedirilmeye başlanmalıdır.
A vitamini ve bazı B vitaminleri bakımından zengin bir yiyecek olan yumurtada demir, fosfor, magnezyum, kükürt ve sodyum gibi mineraller bulunur. Yumurtanın sarısı, akına oranla daha fazla yağ, protein ve demir içerir.
Bu nedenle beslenme problemi olanlara, kansızlık sorunu yaşayanlara yumurta sarısı yemeleri önerilmelidir. Yumurta ne kadar taze olursa, o kadar da besleyici olur. Düşük sıcaklıkta bekletilen yumurtalarda A, uzun süre bekletilen yumurtalarda ise B12 vitamininde bir azalma görülür. Bu nedenle özellikle çocuklara yedirilecek yumurtanın günlük olmasında fayda vardır.

BEBEKLERDE SU İHTİYACI

Anne sütü bebeğin ihtiyacını karşılayacak düzeyde su içerir. Bu nedenle, anne sütüyle beslenen bebeklere, ek su vermeye gerek yoktur.Bebeklerin sağlıklı büyümeleri, huzurlu ve mutlu hissetmeleri için “ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenmeleri çok önemlidir.
Anne sütü alan bebeklerde sıcak havalarda, ishal oluştuğunda veya tekrarlayan kusma durumlarında ek olarak su vermek gereklidir.
Bebek mamaları kullanılıyorsa bebeğe mutlaka ek su vermek gerekir. Öte yandan annenin mama hazırlarken kullanacağı su miktarına ilişkin uzman önerilerine özen göstermesi büyük önem taşır.
Susayan bebekler tıpkı karnı acıkan bebekler gibi tepki verirler. Bu nedenle anneler bazen bebeğin suya ihtiyacı varken, süt veya mama sunarlar. Çocuk verilen besini yiyebilir, ancak susuzluğu daha da artmış olur. Anneleri, ağlama durumlarında bebeğin su ihtiyacının artmış olabileceğini dikkate almalı ve susuzluk hissi dinene kadar su vermeyi sürdürmelidir.
Bebeğin böbrekleri idrarı yeterince yoğun hale getiremediği için vücutta oluşan artık maddeleri atmak için daha çok su kullanır. Bu durum bebeğe katı besinler verilmeye başlandıktan sonra su eksikliği oluşma riskini daha da artırır.
Bebeklere ek besin vermeye başlandığında mutlaka su da verilmelidir.
Su yetişkinlerde vücut ağırlığının yüzde 50-60’ını oluşturur. Bu oran normal zamanda doğmuş bebeklerde yüzde 70’e, erken doğmuş bebeklerde yüzde 80’e kadar ulaşır. Yetişkinlere oranla çocuğun vücudundaki fazla su, hücreler arasında ve dolaşım sisteminde bulunur. Su terleme, ishal, kusma ve idrarla çok daha kolay kaybedilir. Kaybedilen suyun yerine konulmaması çocuğun yaşamını tehdit edebilir.

ANNE SÜTÜ ALMAYAN BEBEKLERDE BESLENME

Anne sütü ile beslenmenin uygulanamadığı veya yenidoğan döneminden itibaren anne sütü ile beslenmeyen bebekler için öncelikle mamalar kullanılabilir. İlk 6 ayda anne sütü almayan bebeklerin beslenmesinde ilk tercih, mamaların verilmesidir. Mama ile beslenme en az 6 ay, mümkünse 1 yaşına kadar sürdürülmelidir. Hiç anne sütü almayan bebeklerde biberon kullanılabilir. Biberonlar ve başlıkları her kullanımdan sonra temiz su ile iyice temizlenmeli, en az 20 dakika süre ile kaynatılmalıdır. Biberonla beslenen bebeklerde de beslenme pozisyonu önemlidir. Bebek, anne kucağında yarı dik pozisyonda, başı annenin koluyla desteklenir şekilde tutulmalıdır. Emzik şişesinin dikçe tutulması ve lastik memenin sütle dolu olması gerekir ve bu şekilde bebeğin hava yutması önlenir. Biberon deliğinin uygun boyutta olması da önemlidir. Uygun bir biberon deliği için şişe ters çevrildiğinde önce ip gibi, ardından damla damla süt akışının izlenmesi gerekir. Adapte mamalar (Preaptamil, Similac 1, Nutrilon 1, SMA S-26, Humana1, Nan 1 gibi) her 30 mililitre kaynatılmış ılıtılmış su içine 1 ölçek olacak şekilde biberonla hazırlanır. Bebeğe verilecek mamanın ısısı el bileğine 1-2 damla mama damlatılarak kontrol edilir. Mümkünse mamanın her beslenme öncesinde hazırlanması tercih edilir. Kullanıldıktan sonra artan mamanın tekrar kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Ekonomik koşulların uygun olmadığı durumlarda (hazır mamalar sağlanamıyorsa) bebek inek sütü ile beslenebilir. İnek sütü ilk ay yarı yarıya, 1-4 aylar arası iki hacim süte 1 hacim su olacak şek,ilde sulandırılmalı, 4. aydan sonra ise sulandırılmadan verilmelidir. 100 mililitre inek sütüne 1 çay kaşığı ( 5 gram şeker ) ve 1 çay kaşığı bitkisel yağ konulur.
Anne sütü çocuğun beslenmesi için en önemli unsurdur. Çocuk, zorunlu haller dışında ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmelidir. Anne sütü verilemeyen bebeklere mümkünse formül(hazır) mama verilmelidir.

ANNE SÜTÜ ALAMAYAN ÇOCUKLARDA BESLENME

0-1 ay
Formül mama
Yoğurt (1 ölçü yoğurt, 1 ölçü su ile sulandırılmalı)
2 ay
Formül mama
Yoğurt (2 ölçü yoğurt, 1 ölçü su ile sulandırılmalı)
3 ay
Formül mama
Yoğurt (Sulandırılmayacak)
4 ay
Günde toplam 500cc formül mama ve yoğurt
Sebze çorba (Tuz kullanmayın, 1 tatlı kaşığı sıvı yağ ilave edin)
Meyve suyu (Taze sıkılmış elma veya şeftali ile başlayın)
5 ay
Yumurta sarısı (Katı kaynamış 1 çay kaşığı ile başlayın)
Sebze çorbası, yoğurt çorbası, mercimek çorbası
Günde toplam 500cc süt ve yoğurt
Meyve püre veya meyve suyu
6 ay
Tam yumurta sarısı (Katı kaynamış)
Sebze çorbası, yoğurt çorbası, mercimek çorbası, tarhana çorbası
Meyve püresi
Muhallebi
Günde toplam 500cc formül mama ve yoğurt
7 ay
Tam yumurta
Kıyma, tavuk, balık ezmesi
Kurubaklagil ezmeleri
Günde toplam 500cc formül mama ve yoğurt
Meyve püresi
8 ay
Tam yumurta
Kıyma tavuk, balık, ezmesi
Kurubaklagil yemekleri
Günde; 500cc formül mama yoğurt
Mevsim meyveleri
Sebze yemekleri
9 ay
Artık aile sofrasına, çocuğa uygun kaşık, çatal kullanarak oturabilir.
Çocuğunuzun bir günlük menüsünde, ayına uygun olarak, yukarıda belirtilen besinlerin hepsinden mutlaka bulunmalıdır.
1 yaşından önce yemeklere tuz ve şeker ilavesi yapılmamalıdır.
1 yaşından önce bebeklere inek sütü verilmemelidir.

]]>
Sigaranın Zararları https://akyurt3asm.com/2017/05/23/sigaranin-zararlari/ Tue, 23 May 2017 16:07:15 +0000 http://akyurt3asm.com/?p=150 [...]]]> Sigara dumanında nikotin, katran ve zehirli gazlar bulunmaktadır. Katran maddesinin içerisinde yaklaşık olarak 4000 kimyasal bileşik bulunur. Bu kimyasal bileşiklerin birçoğu da toksiktir yani zehirlidir ve bugün için bu kimyasal bileşiklerden 43 tanesinin kansere yol açtığı bilinmektedir.
Sigaranın dumanında bulunan zehirli gazlar ise nitrojen oksit ve eksoz gazı olarak da bilinen karbon monoksit gazıdır. Özellikle karbon monoksit gazı kanın oksijen taşıma gücünü azaltır. Nikotin ise bağımlılık yapar. Nikotin aslında bir zehirdir. Nikotin yüksek dozda alındığında öldürebilir. Kan basıncını yani tansiyonu ve kalp hızını(nabzı) artırır. Sigara karbon monoksit ile birlikte kalp ve beyin damarlarının hastalanmasına yol açar.
Sigara içenlerin yaklaşık % 25 i sigara nedeniyle yaşamlarının erken bir döneminde ölmektedirler. Yapılan bir araştırmaya göre 1950 – 1975 yılları arasında 10 milyon kişi sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle ölmüştür. 1975 – 2000 yılları arasında ise 50 milyon kişinin sigara nedeniyle ölmesi beklenmekteydi.

Sizce yaşam bu kadar değersiz mi ?

Sigaranın neden olduğu en önemli hastalık grubu kanserlerdir. Sigara, akciğer kanseri başta olmak üzere soluk borusu, gırtlak, ağız, dil, dudak, yemek borusu, mide, pankreas, mesane, böbrek ve kadınlarda rahim ağzı kanserlerine neden olmaktadır. Tüm kanser ölümlerinin % 30 unun, akciğer kanserinden ölümlerin ise % 90 ının nedeni sigaradır. Günde 1 paket sigara içen birinde akciğer kanserine yakalanma riski hiç içmeyen birine oranla 20 kat fazladır.

Her sigara sizi kansere bir adım daha yaklaştırmaktadır !

Solunum sistemi hastalıklarından kronik bronşit ve amfizemin em önemli nedeni sigaradır. Kronik bronşitten ölüm oranı hiç sigara içmeyenlerde 100 000 ‘de 3 iken, günde 1 paketten fazla sigara içenlerde 100 000 ‘ de 114 ‘e çıkmaktadır. Sigara akciğerin doğal savunma sistemini de bozduğu için her türlü her türlü enfeksiyon riskini arttırmaktadır. ( Zatürree, bronşit vb. )

]]>